Ağaçlar dizisi

Halen yaşamakta olduğumuz OYUN’u yani yaşamı olanaklı kılan bilge dostumuz ağaçlar için yüreğimden bir sevgi seli boşanıyor. Ben de onlarla ilgili düşünerek bu nezaketlerine teşekkür etmeye karar verdim. Düşünürken neler çıkacak yolumuza şimdilik bilmiyorum 🙂

Ben yol hazırlığı yaparken siz de Budistlerin ağaçlarla ilişkisini anlatan şu haberi okumak istersiniz belki:

Tayland’daki çoğu ormanın aksine, bu ülkenin ormanlarında yer alan yüzlerce Budist manastırını çevreleyen ağaçlıklı alanlar hâlâ ayakta duruyor. Bu konuda manastırdaki keşişler her türlü övgüyü hak ediyor. Ağaçlara doladıkları safran sarısı yaldızlı bez şeritler, ağaçların kesilmesini önlüyor. Böylece ağaçlar Tayland’ın filleri ve diğer yabanıl hayvanlar için birer sığınak oluşturuyor ve küçük kümeler halindeki yaşam alanlarının korunmasına yardımcı oluyor.

Ülkedeki biyolojik çeşitlilik sığınaklarını korumak amacıyla 1989’da Tayland hükümeti tarafından ağaç kesimine yasak getirilmesine karşın, ücra bölgelerde bu yasağa uyulmuyor ve orman tahribatı sürüyor. Bir süre önce bazı keşişler ülkenin tehdit altındaki ormanlarında ağaçları kutsamaya başladı. Kutsanan ağaçların gerçek keşiş sayılması nedeniyle, kaçak tomrukçular dahi bunlara balta indirmekten çekiniyor.

Kutsanmış ağaçlar, Budist folklorunun ve Tay mitolojisinin ana figürlerinden biri olan kutsal Asya filleri için önemli yaşam alanlarını koruyan tapınak ormanları oluşturuyor. Budist inanışa göre, Buda’nın doğumundan önceki gece, annesi rüyasında lotus taşıyan bir beyaz fil görmüş. Aslından saf beyaz değil, soluk tenli bu fillerden birine dokunmanın, Budistlerin aydınlanmaya ulaşmasına yardımcı olabileceğine inanılıyor. Bir beyaz fil bulunduğunda, kral bir fermanla ona kraliyet fili ünvanı verir; çünkü krallığa şans ve refah getireceğine inanılır. Tayland Fil Koruma Merkezi’ndeki Kraliyet Fil Evi’nde tutulan altı kraliyet beyaz fili var.

Ormanlardaki keşişlere göre, Budist öğretiler “derin ekoloji”ye ilişkin çevreci ilkeyle bütünlük içinde. Her ikisi de ekoloji ile tinselliği birleştiriyor; karşılıklı ilişkiyi ve tekliği vurguluyorlar. Her ikisi de her türlü yaşam biçimine duyulması gereken saygıyı özendiriyor. Bu benzerlikler ve filin dinsel ve tarihsel önemi göz önüne alındığında, keşişlerin ormanları koruma yönündeki çağrıları hiç şaşırtıcı değil. Halkın yüzde 95’inin Budist olduğu bir ülkede, keşişlerin ikna gücüne de şaşmamak gerek.

http://agaclar.net/forum/showthread.php?t=722

Not: Geçenlerde uğranılan sel felaketinden hemen bikaç gün önce bir yazı yayınlamıştım; İstanbul’da çöp dökme alanı açmak için ellibin meşenin kesildiği ile ilgili bir haberdi ve adeta yalvararak bu haberi biri yalanlasın demiştim. Daha sonra neden böylesine yakardığımı da anladım; çünkü yazının başlığını şöyle koymuşum: “Ellibin kere hesap sormalı!

Bilinçsiz sibelin içinde bazı şeyleri sezen biri var sanırım ve ben ondan bazen hafifçe haberli olabiliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir