Şamanizm Hakkında

“Şaman Sibirya’daki Tunguz halkının dilinden gelen bir sözcüktür ve antropologlar tarafından batılı olmayan kültürlerdeki daha önce “büyücü”, “büyücü hekim”, “sihirbaz” gibi terimlerle tanınan çeşitli kişilere geniş ölçüde uyarlanmıştır. Ayrıca her büyücü hekim bir şaman değildir.

Bir şaman bilgi ve güç edinmek ve başka insanlara yardım etmek için normalde gizli olan bir gerçeklikle temasa geçmek ve onu kullanmak için -kendi iradesiyle- bir değiştirilmiş bilinç durumuna giren adam ya da kadındır.” Der Michael Harner.

Şamanizm konusunda derin araştırmalarıyla bu konuda nerdeyse tek otorite gibi görünen Eliade ise bu konuya şöyle bir açıklamayla başlar:

“Elbette şaman da aslında bir sihirbaz ve bir otacıdır; bütün hekimler gibi onun da hastalıkları sağalttığına, ilkel  ve çağdaş bütün sihirbazlar gibi “fakirsel” mucizeler gösterdiğine inanılır. Ama o, bunlardan başka ruhgüderdir de; ayrıca rahip, mistik ve ozan da olabilir. Bu karmaşık olayın ilk tanımı şöyle olmalıdır: şamanlık=esrime tekniği.

(sözlükte esrime; Sarhoş olma işi. Kendinden geçme)

O kendi ruhlarına egemendir; şu anlamda ki, insan olmakla birlikte, ölülerin, cinlerin ve ‘doğanın ruhlarının’ aleti olmaksızın onlarla iletişim kurmayı başarır.  Şaman büyük bir insan ruhu uzmanıdır; ruhu yalnız o görür; zira ruhun formunu ve yazgısını o bilir.”

Dünyanın çok değişik bölgelerinde farklılık gösteren ritüeller ve terminolojiye sahip olsa da aslında tam bir amaç birliği varmış gibi görünür. Örneğin bir şaman adayının bulunması ve yetiştirilmek üzere bir şamana teslim edilişi, farklı bölgelerde bazen tuhaf sayılabilecek çeşitlilikler gösterirse de ortak noktanın, doğuştan esrik kişilerin bu konuda en doğru aday gibi görüldüklerini sanıyorum. Bir sırra-erme töreninde olduğu gibi, şaman çırağının bedeninin parçalanması ve organlarının yenilenmesi; ritüel olarak ölme ile onu izleyen dirilme sonucu mistik olgunluğa ulaşılır. Evren ağacının dallarında, şamanları doğurmak üzere kuluçkaya yatan dev kuş motifi de dikkate ve kayda değer; bu motif kuzeydoğu asya mitolojilerinde, özellikle şamanlık söylencelerinde büyük önem ve ağırlık taşır.

Şaman, gizemleri açığa çıkaran kişisel deneyimlerini, bunlar sanki büyük bir yap-bozun parçalarıymış gibi sürekli bir araya getirmeye çalışır. Usta şaman hiçbir zaman deneyimlediğinizin bir fantazi olduğunu söylemez, bu bilimle arasındaki farklardan biridir; ancak aralarında bariz benzerlikler de mevcuttur. Her ikisinin de en iyi olanı evrenin ve doğanın karmaşıklık ve görkeminden hayret duyar ve kendi yaşamları boyunca, olan bitenin yalnızca küçük bir bölümünü gözlemleyerek anlayabileceklerinin farkına varır.

Şamanın görevlerini yerine getirdiği alan, şamanik bilinç durumu diye adlandırılan olağandışı gerçekliktir. Bazı kültürlerde olağan gerçeklikle şaman gerçekliği arasındaki geçişi sağlamak için şamanlar zihin değiştirici maddeler alırlar ama birçok başka kültürde bunları hiç kullanmazlar. Şamanlar uzun zamandan beri kendi güçlerinin hayvanların, bitkilerin, güneşin, evrenin temel enerjilerinin güçleri olduğuna inanmışlardır. Bu sebeple her şamanın bir ya da daha çok güç hayvanına ilaveten güç bitkileri bulunur. Bunların nasıl tespit edileceğine dair farklı uygulamalar var. Şamanik bilinç durumuna girişin her zaman en belirgin ritüeli davullar ve zillerdir ve tabi şamanın kendi özel güç şarkısı ve dansı da buna yardımcıdır.

Hivarolar bir koruyucu ruha sahip olan kişinin, salgın hastalıklardan kaynaklanan ölümler dışında, ölüme karşı hemen hemen bağışık olduğu görüşündedirler. Eğer bir kişi ölürse bu onun koruyucu ruhunu yitirdiğinin kanıtıdır.

Şamanlar için rüyaların büyük önemi vardır, özellikle “büyük rüyalar” diye tabir ettikleri rüyaların mesajı iyi alınmalı, eğer rüyada korkulacak bir durum bir tehlike mevcutsa, canlandırma yolu ile olayın gerçekleşmesi önlenmelidir. Rüyalar konusuna ikinci bölümde daha geniş yer vereceğim.

Sibel Atasoy

Kızılderili şaman öğretisi konuşmasından alıntı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir