Savaşçının Yolu – Günlükler 2/4

Aşağıdaki yazı Carlos Castaneda’nın don Juan Matus ile yaptığı görüşmelerde tuttuğu günlüklerdir. Yayımcıların herhangi bir kategoriye dahil edemedikleri için yayımlamadıkları bu günlük notlar kronolojik bir sıradadır ve herhangi bir ticari kaygı olmadan yayımlanmıştır, amaç batılılara yabancı olan bu fikirlerin yayılmasıdır. Dört bölümünü bulup çevirdiğim bu notları bölümler şeklinde gönderiyorum. Bu notlar iç sessizlikten kaynaklanan, herkesi sonsuzu anlamaya yöneltecek bir davettir.
Sevgiler & Selamlar,
Aki

Felsefi ve Pratik bir örnek olarak – Savaşçının Yolu
Bölüm 2
Günlüğün bir önceki bölümünde Savaşçının ilk önermesinin : Algılıyanlar, olarak beyan edildi. Algılayan, sezen kelimesinin yerine kullanıldı. Bu bir hata değildi, fakat, İspanyolcadaki çok yaygın olan, algılayan, kelimesini tercih etmek, İngilizcedeki, sezen, kelimesindeki zorunluluk anlamından dolayıdır. Bu günlükteki Yorumlama Bilimi tatbikatında, bir tanımlamanın anlamını yabancı fakat aynı kökten gelen bir kelimeyle değiştirmek sıkça görülür; bazen yeni bir tanım yaratma durumunda bile; züppelik olarak değil, daha önce hiç tanımlanmamış bir his veya tecrübe veya algılamayı yapısal olarak tasvir etme ihtiyacı nedeniyle, veya bilgi birikimimizde bulunmaması nedeniyle bile, bu sorun yaşanır. Burdan çıkardığımız, bilgi birikimimizin kısıtlı olduğudur, ne kadar yeterli olduğu önemli bile değil. Savaşçının yolundaki ikinci önerme: HAYATA BAŞLANGICIMIZ NEYSE BİZ OYUZ. Bu savaşçının yolundaki en zor önermelerden biridir; binlerce yıldır büyücülerin farkında olduğu bu durum, karmaşıklığından veya nadir oluşundan değil, fakat herhangi birimiz için bu durumu kabul etmenin nerdeyse imkansız olduğundandır.
Don Juan bu önermeyi ilk olarak bana açıklamaya başladığında, şaka yaptığını veya beni şok etmek için söylediğini sanmıştım. Hayatta sevgiyi bulmayı amaçladığım zamanlarldaki düşüncelerimle alay etmişti. Hayattaki amaçlarımın ne olduğunu sormuştu bana bir ara. Anlaşılır bir cevap bulamadığımdan, yarı şaka olarak sevgiyi bulmak istediğimi söyledim. “Takip ettiğin kişilerde, sevgiyi aramak dediğin şey, sex yapmaktır.” dedi don Juan. “Niye sikiş – sikiş diye bağırmıyorsun? Senin aradığın cinsel tatmindir, yalan mi?”
Tabi ki kabul etmedim. Fakat don Juan’ın benimle alay ettiği bir konu olarak kaldı. Her sefer onunla karşılaştığımda, sevgi aramamı yani cinsel tatmin olayını bana soracak bir durum yarattı.
Savaşçının yolundaki ikinci önermeyi ilk tartışmaya başladığımızda benimle alay etmeye başlamıştı, ancak bir anda ciddileşti.
“Mekan değiştirmeni öneriyorum,” dedi,” ve aramalarına devam etmekten kesinlikle kaçınmalısın. Seni iyi bir yere götürmeyecek; en kötüsü, seni uçuruma götürecek.”
“Niye sexten vazgeçmeliyim, don Juan?” diye sordum yakınan bir sesle.
“Çünki sen gönülsüz bir sikişin çocuğusun,” dedi.
“Bu nedir, don Juan, gönülsüz sikiş çocuğu ne demek?”
“Savaşçıların yaptığı en ciddi şeylerden biri,” diye açıkladı don Juan, “doğalarının özünü aramak, onaylamak ve anlamaktır. Savaşçı, ebeveynlerinin ona hamile kaldığı cinsel ilişkiyi, ya ne kadar azdıklarını için veya sadece ailevi bir görevmiş gibi yaptıklarını, mümkün olduğu kadar kesin olarak, bilmeleri gerekir. Görevmiş gibi yapılan bir cinsel ilişki eşler için çok sıkıcıdır. Savaşçılar herhangi bir şüpheye ver bırakmadan inanırlar ki, görev olarak yapılan bir cinsel ilişki hamilelikle sonçlandığında, çocuk gönülsüz bir şikişin ürünüdür. Başka nasıl söyliyeceğimi bilemiyorum. Başka bir kelime kullanacaksam, bu üstü kapalı bir kelime olacaktır ve vurgusu kaybolacaktır..”
Bu konu devamlı olarak konuşulduktan sonra, ne söylemek istediğine dair kafa yormaya başladım. Onu anladığımı sanmıştım. Kendimi her an bu soruyu sorarken buldum: “Gönülsüz sikiş ne demek don Juan?” Bilinçsiz olarak, şimdiye kadar onlarca kez söylediğini, tekrarlamasını istiyordum.
“Devamlı tekrarlatma,” diyordu don Juan her seferinde. “Senin gönülsüz sikiş çocuğu olduğunu kabul etmen yıllar alacak. Öyleyse, tekrar edeyim: Eğer gebe kalma anında bir heyecan yoksa, böyle bir durumda meydana getirilen çocuk, büyücülerin dediği gibi, doğası gereği hamile kalınan andaki gibi olacaktır. Eşler arasında gerçek bir heyecan yoksa, belki yalnızca ruhsal bir arzu varsa, çocuk bu davranışlarının sonuçlarını taşıyacak. Büyücüler, bu türden çocukların, garip, zayıf, dengesiz ve bağımlı olacağını ileri sürüyor. Bunlar, hiçbir zaman evlerini terkedemeyecek olan çocuklardır; yaşamları boyunca oldukları yerde kalacaklar. Bu tür insanların avantajı, zayıflıklarına karşı aşırı uyumlu olmalarıdır. Tüm yaşamları boyunca herhangi bir değişiklik yapmaya ihtiyaç hissetmeden aynı işi yapabilirler. Eğer çocukluklarında güzel ve karalı bir şekilde yetiştirilmişlerse, ileride çok etkili olabilirler, aksi durumda, yaşamlarındaki istırap, karmaşa ve dengesizliklerinin sonu olmayacaktır.
“Büyücüler, büyük bir üzüntüyle, insanlığın büyük bir bölümünün bu şekilde üretildiğini söyler. Sonsuz olarak, olmayan bir şeyi arama dürtüsünü duymamıza sebep olan budur. Büyücülere göre, tüm yaşamımız boyunca, mahrum kaldığımız heyecanı arıyoruz. Sana gönülsüz bir sikişin çocuğu olduğunu bunun için söyledim. Her yanında ıstırap ve hosnutsuzluğu görüyorum. Ama kötü hissetme kendini. Bende gönülsüz bir sikişin çocuğuyum. Benim bildiğime göre tersi olan pek az insan var.”
“Benim için bu ne demek, don Juan?” diye sordum, teleşa kapılarak.
Bir şekilde don Juan, bu kelimelerle içimdeki öze doğrudan bir vuruş yaptı. Kötü bir şekilde yetiştirilmiş gönülsüz bir sikişin çocuğu olarak tasvir ettiğinin tamamiyle aynısıydım. Sonunda bir gün, can alıcı bir ifade ile sorumu özetledim.
“Gönülsüz bir sikişin çocuğu olduğumu itiraf ediyorum. Bu durumda ne yapabilirim?” diye sordum.
Don Juan gözlerinden yaşlar gelene dek kahkahalar attı. “Biliyorum, biliyorum,” dedi, rahatlatmak için sırtıma vururken, bence “kendine, gönülsüz bir sikişin çocuğu olarak bahsetmemekle başlıyabilirsin.” Öyle ciddi ve ilgili bir ifade ile baktı ki, hemen not almaya başladım.
“Herşeyi yaz,” dedi yüreklendirerek. “Olumlu ve ilk adım yalnızca başharfleri kullanmaktır: G.S.”
Bu şakayı anlamadan yazmaya başladım. Durdum ve ona baktım. Gerçekten de bir tarafını yırtarcakmış gibi gülüyordu.İspanyolca gönülsüz sikiş “cojida aburrida” demekti, C.A., benim gerçek isminin başharfleri gibi, Carlos Aranha.
Gülmesi geçtikten sonra, don Juan özümle ilgili negatif koşulları dengelemek için ciddi bir şekilde bir harekat plan tasvir etmeye başladı. Yalnızca ortalama bir G.S. olmadığımı, fakat aynı zamanda yüksek miktarda asabiyetle de yüklü olduğumu anlatırken gülmekten katılıyordu.
“Savaşçının yolunda,” dedi, “hiç bir şey bitmemiştir. Hiç bir şey sonsuza kadar devam etmez. Eğer ebeveynlerin seni olması gerektiği şekilde yapmamışlarsa sen kendini yeniden yapılandırabilirsin.”
Savaşçının ilk işi, enerjisini cimri kullanan biri olmak olduğunu açıkladı. G.S. nin pek de enerjisi olmadığı için, zaten yeterli miktarda olmayan enerjiyi harcamak faydasızdır. Don Juan, zaten olmayan enerjimi talep eden davranışlara bağlamaktan kaçınmam gerektiğini tavsiye etti. Cevap kaçınmadır, yalnız ahlaken doğru ve istenen birşey olduğundan değil, aynı zamanda, büyük heyecanlı koşullar altında tasarlanmış bazıları ile, başabaş duruma gelmem için yeterli enerjiyi depolamayı kavramak benim için tek yoldur.
Bahsettiği davranış şekilleri, ayakkabılarımı bağlama veya yemek şeklinden, kendimi tanıtma şekline kadar, veya günlük aktivitelerimi uygulama şekline ve özellikle kur yapma yöntemime kadar. Do Juan sexüel ilişkiden kaçınmam gerektiğine israr etti, çünki onun için yeterli enerjim yokmuş.
“Sexüel çapulculukların,” diye açıkladı, “seni derin bir susuzluğa girmene sebep oluyor. Gözlerinin altında halkalar oluştu; saçların döküldü; tırnaklarında lekeler oluştu; dişlerin sarardı; ve her zaman gözlerinin feri sönük. Kadınlarla ilişki seni o kadar asabi yapmaktadır ki, yemeğini çiğnemeden yuttuğundan her zaman tıkanmış gibisin.
Don Juan bunları bana söylemekle kendi kendine keyiflendi, buda benim sıkıntımı büyük oranda artırdı. Son sözü, bir cankurtaran simidini bana atması gibiydi.
“Büyücüler diyor ki,” diye devam etti, “bir G.S. yi akılalmaz bir şeye çevirebilmek mümkündür. Bu yalnızca bir niyet meselesidir; demek istediğim, niyet akılalmaz birşeydir. Bunu yapmak, akılalmaz bir şeye niyet etmek için, birinin mümkün olan her şeyi kullanmasını gerektirir, olabilecek herhangi bir şey.”
“Herhangi bir şey nedir don Juan?” diye sordum, gerçekten kafayı oynatmış bir şekilde.
“Herhangi bir şey, herhangi bir şeydir. Bir his, bir hatıra, bir istek, bir dürtü; belki korku, umutsuzluk, ümit, belki de merak.”
Son kısmı tam anlamadım. Fakat yeterli bir şekilde anladım ki, gönülsüz bir sikişten hamile kalma durumundan kurtulmak için mücadeleye başlamam gerekli.

… devamı yarın …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir