Güzel Gezegen

Tarih, sosyoloji, felsefe gibi alanlara ilgi duyan biri olarak nedense son ikibinbeşyüz yıllık dönem bana çok bebeksi gelir ve nerdeyse hiç ilgimi çekmemiştir (bunun ufak istisnaları var; özellikle bilimin geliştiği son üçyüz yılda). Benim için tarih bundan öncesidir hatta onbin yıldan geridedir (Bebeksilik devrinin sınırlarında bulunan Sokrat-Platon hariç). Bu durumda elimde yalnızca bazı mitler, masallar ve söylenceler kalır tabi, ama sanki ben bundan çok daha fazlasını bilirim, şaşılacak ölçüde adeta eminmiş gibi bilirim. Anlat deseniz bi şeyler uydurmam gerekir (belki de bi ara bunu yapacağım) ama hiç birinin bi kanıtı yok 🙂 Annem bunları duysaydı “beyhude işlerle meşgulsün kızım” diyebilir, hafif bi iç çekme de buna eşlik edebilirdi 🙂
Geleceğe bakmak ise her zaman çok heyecanlı ve zevkli. Özgür bir alandasınız hissi verir, şimdiden uzaklaştığınız ölçüde bulanıklık artar, yine de bir canlılığı vardır, hani elektron sisi gibi demek geliyor içimden. İzleyenler hatırlayacaktır, seneler önce 13. kat filminde o henüz program yazılmamış sınırı gördüğümde çarpılmış gibi olmuştum, nefes kesici bir sahneydi, çok da tanıdıktı sanki. İnsanların yaratıcı fikirleri, nerdeyse bir kelebek kadar alımlı, bir gün batımı kadar romantik. Gerçekten güzel bir gezegende yaşıyoruz. Yine eninde sonunda söyleyeceğim cümleyi söylemiş oldum tıpkı çoğu sümer tabletinin konuyla hiç alakası olmasa da tanrı UTU’ya methiyeyle bitirilmesi gibi, ben de sık sık yer çekiminden şikayetçi olup yine de gezegeni anmadan edemiyorum, ilgili ilgisiz fark etmez 🙂

*

Bugün bir haberde akıllı telefonların koku nakli yapabileceğini öğrendim. Belki henüz biraz ilkel şekli ama kokunun transferinin aslı yapıldığında sanırım teleportasyonun da önü açılmış olacak. Her zaman olduğu gibi Bilimkurgunun an be an kurgudan bilime geçmesi denebilir buna.

Hayal edebilmenin yüceliği, öncelik sonralık vermeksizin kuram-deneyim ikilis,i yürümek ya da uçmak için gereken iki bacak/kanattır. 3B lineer düzlemimizde bu formül şaşmaz bir formüldü ama çok boyutlulukta belki bu formülün biraz değişmesi en azından derinliğinin, renginin değişmesini bekliyorum ben.

Dün gece  balkondan geceye, körfeze ve gökyüzüne bakarken, yüksek sesle ve istemsiz olarak şöyle bağırdım: “Sonsuz sınırsız görünen uzay-zamanın epeyce kısmı sayende parıltılarla döşendi!..”
Asimov’a söylüyordum  Umarım duymuştur 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir