Bir Başka Gerçekliğe Giriş – 2

Daha önce bahsedilen “benlik” (ego) tanımına göre, yeni bir gerçekliğe uyumlu olacak bir şekilde yeniden yapılandıracak alıştırmaların tekniklerini açıklamaya başlayabiliriz;

Ölümün Farkındalığı
Genelde tüm çağdaş toplumlarda bireysel benliğin ana “yapmalar” dan biri Ölümün yadsımasıdır. Genç yaşlarda ölüm bize unutturulur, her ne kadar bu unutma bilinmeyenden kaynaklanan korkuları yatıştırsa da yaşamın büyülü doğasını unutmak bunun bir yan etkisi olarak karşımıza gelir.
Bu “yapma” lar arasında, hayat sigortası satın alma, kendi cenaze masraflarını taksitlendirip ödeme gibilerini sayabiliriz. Yakın geçmişte hristiyan kilisesinin cennette arazi satışı gibi oldukça aşırı olayların da olmasına rağmen genelde her dinin amacı ardıllarının cennete gitmesi için gereken yolun tarif edilmesidir de diyebiliriz. Tabi bu yolda “ideal insan” olma dışında farklı algılanabilecek birçok uygulamanın da olduğu aşikardır. Kiliseye veya başka bir dinsel kuruluşa bağışta bulunmak cennette bir yer ayrılması için verilmiş en kaba anlamı ile bir rüşvettir. Reenkarnasyon da, “bu sefer olmasa da gelecek sefer cennete gidebilirim” düşüncesi için iyi bir nedendir.
Ölümden korkan “benlik” tir, çünki ölüm bilinmeyendir ve hiçliği temsil eder. Ölüm yaşamın yok sayılması değil, benliğin yok sayılmasıdır. Yaşam ise ölümle beslenir; bedenimiz hayvan ve bitkilerin ölümü ile beslenir, tıpkı bizim ölümümüzün onları besleyeceği gibi. Ölümün farkındalığı, bizi canlı olarak benliğin sınırlarının ötesine taşıyabilecek tek yoldur ve varlığın farkındalığına açılan kapıdır.
Ölümsüzlük sıradan insanın başlıca “yapma” larından biriyse, bunun karşıtı olan “yapma-ma” ölümün farkında olmaktır. Don Juan’ın kullandığı şekliyle “büyüklenme” kendini önemseme anlamındadır ve kendimizi ölümsüz olarak hissetiğimizde oluşur. Bilinçli ölümlüler, kısa ve geri dönülmez zamanlarını yıkıcı çoşkulara heba etmezler ve her edimlerini bir meydan okumaya dönüştürebilirler. Her edimleri onların yeryüzündeki son edimiymiş gibi erkleri yettiği ölçüde kusursuzlukla ve tadını çıkararak yaşamayı şeçerler.

Asla şunları yapmayı seçmezler;
• bugün yapılacak işleri belirsiz bir yarına erteleme,
• kendine ait olan imajı savunmak,
• kendini nefret, kin, gücenme ve bayağılık hislerine kaptırmak,
• depresyona girecek ve derin acı çekecek kadar hayıflanmak,
• sabırsız davranma, yakınma ve yenilmiş hissetmek,
• her şeyi “çirkin” olarak görmeyi öğrenmek,
• sevgiyi bastırma ve onu ifade etmeyi yadsımak,

Ölümüm farkındalığı zihinsel bir kavram değildir, o bir beden bilinçliliği olayıdır ve öteki özün farkındalığının özelliklerinden biridir, ona yalnızca “yapma-ma” uygulamaları ile ulaşabiliriz.

Bir Danışman Olarak Ölüm
Ölümü bir danışman olarak benimsemek gündelik yaşam konularında, sıradan bir insana oranla, daha ölçülü, etkili, ve gerçekçi bir yaklaşım imkanı verir. Yaşamın sizi yıprattığı ve parçaladığı bir anda ölümü hatırlayın, bu şekilde durumun gerçekliğini daha doğru değerlendirebilirsiniz. Büyüklenmenin herhangi bir çeşidine düştüğünüzde, zamana ve kişiliğiniz üzerinde egemen olmaya başladığınız anlarda bu daha da önem kazanır; çok değerli bir şeyi kaybetmekte olduğunuzu hissettiğinizde, bir şeye gücenip intikam hissi ile yanıp tutuştuğunuzda, kortuğunuzda ve eyleme geçmekten ürktüğünüzde; bu anlar ölüme bakıp onun öğüdünü almanın tam zamanıdır. Ölümün yanında gündelik sorunların tamamının, en ağırının bile, hiçbir değeri olmadığını göreceksiniz. Yaşamaktasınız; ve ölüm hangi köşede saklandığını bilmediğiniz halde, her an sizi beklemektedir. Önemli olan tek şey budur.

İskeletin Uyandırılması
Bu çalışma tek veya grupla açık havada ve gece yapılmalıdır. Herkes tamamen hareketsiz ve gevşemiş bir halde ayakta durarak başlanır. Başta fark edilemeyecek kadar yavaş hareket etmeye başlayın, mesela bir parmağınızı oynatarak başlayın, daha sonra diğer parmakları, kolları ve giderek tüm bedeni ağır çekimdeymişçesine harekete geçirin. Burdaki en önemli nokta her hareketin fiziksel olarak farkına varmaktır.
Ayağa kalkar gibi hareketlerle önce yavaş gittikçe hızlanarak hareket edin, hereketlere uygun ritimde nefes alın ve hızlanmayı 15 dakikada doruğa ulaşacak şekilde artırın, süre sonunda duygusal boşalım anını bekleyin. Buna ulaştığınızda bunu vurguluyan güçlü bir çığlık koyverin. Bundan sonra şu ana kadar yapılanların tersini uygulayarak tamamen hareketsiz kalana kadar devam edin.
Bu süre zarfında bedensel farkındalığınızı geliştirerek bedeninizdeki tüm kemiklere yöneltin, tamamen kemikten ibaretmişiniz gibi hissetmeye başlayın.
Bir maymun gibi eller ayakların arasından yere değer durumda çömelin. İskeletinizin farkındalığını derinleştirin. Bir iskelet olarak, dünyaya merak ve şaşkınlıkla bakan bilinmez bir varlıkmış gibi hissedin kendinizi. Bu arada derin nefesler alın, ve iskelet olduğunuz hissi berraklaşana kadar çömelmiş durumda kalın. Bundan sonra çok yavaş hareketlerle önce ayağa kalkın sonra harket etmeye başlayın, üç adım öne, üç adım arkaya. Dünyayı bir iskeletin göreceği şekilde görmeye çalışın, diğerlerini iskeletmiş gibi algılayın.

… devam edecek …

Aki

3 Yorumlar

  1. says:

    Aslında tek tanrılı dinler de ölümü danışman olarak kullanıyorlar, cennet ve cehennem gibi mükafaat ve ceza sistemi ile kişilerin her yaptıklarına dikkat etmeleri öneriliyor. Padişahın bile çevresinde parayla tutulmuş biri gezip “ölüm var padişahım!” diye sürekli hatırlatıyor.
    Toltec bilgilerinde ise, ölüm daha da sert vurgulanıyor, onlar ölünce kartal tarafından yutulacağımızı ve yok olacağımızı söylüyorlar yani kişisel olarak bi şekilde “devam” için “cehennem” şansı bile vermeyerek, bu dünyadaki her edimimizin şahsen gerçekleştirebileceğimiz, sonsuzluktaki son yankı olabileceği bilgisiyle hareket etmemizi öneriyor.

  2. murat says:

    Belki bunu buraya yazarak konunun biraz dışına kaymış oluyorum ama güncel olan başka bir yer bulamadığım için affınıza sığınarak ve konuyla bir parça alakalı olmasına güvenerek sorumu soruyorum.Sizce, adına artık ne dersek (kollektif bilinç, yada nagual) hakkında jung’mu daha bilgiliydi yoksa Don Juan’mı öğrenmek istiyorum.İkisi hakkında da fikir sahibiyim ve biliyorum bu soruya kısa bir cevap vermek yüzeysel kalacak ama yine de genel fikrinizi öğrenmek istiyorum.Teşekkürler.

  3. says:

    Merhaba, tamamen kişisel fikrimi söyleyebilirim tabi; Don Juan, çok eski zamandan beri süregelen bir büyücü silselesinin sondan bir önceki temsilcisi olarak, hem deneyim aktarıyor ama hem de işin teorisini ortaya koyuyor. Jung ise bir filozof da olmakla birlikte aslında bir doktordur. Araştırmaları ve vardığı sonuçlar kişiseldir, ayrıca son derece mütevazidir; herşeyi çözdüm gibi bir iddiası olmadığı gibi bir uygulama ve tavsiye pakedi de olmamıştır.
    Sonuç olarak Jung bir öğreti sunmuyor ama Juan, son nagual Castaneda kanalı ile bizi bir öğretiye, üstelik çok ciddi iddia taşıyan bir öğretiye davet ediyor.
    Nagual hakkında Don Juan mı Jung mu daha çok şey bilir sorusuna cevap veremiyeceğim, yanlarında değildim fakat söylediklerine bakılırsa DJ bu konuda masterdır.
    Sorunuzu anlayabilmiş miyim bilemiyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir